• Turkish
  • English
  • German
  • Google ÇeviriÇeviri tarafından desteklenmektedir
    Google ÇeviriÇeviri tarafından desteklenmektedir

Ne aramıştınız?

Dışarıyı suçlayan bir kişi, bilelim ki kendi iç huzurunu bulmak konusunda zorlanıyor kendini çok suçlu hissediyor; bu suçluluk duygusu sebebiyle de karşısındakine kendini suçlu hissettirmeye çalışıyordur.

Sürekli eleştiren, etrafındakileri suçlayan, bol bol eleştiri yağmurlarına tutan bir kişi, bir gün şunu sorabilir: “Neden ben bu kadar çok eleştiriyorum, bir şeyleri kabahat olarak görüyorum ve neden hep eleştirilecek şeyleri görüyorum?”

Bu kişi, kendisinden ve başkalarından gizlemek istediği, şuuraltında ise içten içe fark ettiği kendi eksikliklerini gizleyebilmek için sürekli dışarıyı eleştirir; dışarıda kabahat olarak gördüğü tarafları ön plana çıkarmaya çalışıyordur.

Her birimizde buna benzer davranış kodları olabilir. Bizler, çevremizdeki insanları hem okumak, hem onları fark etmek hem de kendimizde dışarıyı suçlamayla ilgili alanlar varsa bunları okumak ve farkındalıkla dönüştürmek için bu bilgiyi güzel bir şekilde kullanabiliriz.

Bazı insanlar vardır; eşi, çocuğu, bir yakını ölmüştür, üzerinden yıllar geçmiştir ama hâlâ onları suçlamaya devam ediyordur. Kendisine kötülük yaptığını düşündüğü bir insanı, yaşadığı ülkesini, doğayı hatta hükümet veya devletini, devletleri sürekli olarak suçluyor ve suçlamak için bir gerekçe buluyordur. O kişi için dünya sadece kötü ve olumsuzluklarla doludur ve kişi bunu hak etmediğini dışarıya göstermeye çalışıyordur. “Ben o kadar iyiyim, o kadar üstünüm ki aslında bu sistemi, bu sistemin bana verdiklerini hak etmiyorum, çok daha iyilerine layığım.” demeye çalışıyordur ama şuuraltı için durum öyle değildir.

Bu durumu kendimizde fark ettiğimizde şunu yapabiliriz: 

'Mademki suçluyorum, o zaman içeride benim bir suçluluk hissim var; kendimi suçlamayı bırakabilir miyim, kendimi suçlu hissettiğim yeri iyileştirebilir miyim, eksiklik olarak gördüğüm hâli, durumu kucaklayıp kabul edebilir miyim?'

Kendimizi kabul edip kucaklayabildiğimizce dışarıyı da kucaklayıp kabul ederiz. Dışarıya, dış dünyaya itirazı olanın içeride kendine itirazı vardır.

Kendiyle sorunu olanın dışarıda da başkalarıyla sorunu vardır. Kendiyle sorunlarını çözen için dışarıda eleştirdiği şeyler ortadan kalkar.

Bizler bu topraklarda kucaklama ve kucaklanma ifadeleriyle büyüdük. Kullandığımız kelimelerin, yaşanmışlıkların içerisinde aslında sevgi dolu bir kabul vardır; ayırma değil tam tersine birleştiricilik vardır.

Her birimiz çeşitli konulara bambaşka şekillerde bakarız ve bu farklı bakış açıları, farklı şekillerde görebilmek ve algılayabilmek; aslında bizim zenginliğimizdir. Bununla beraber de tüm doğruların birleştiği bir hakikat vardır.

Yollar farklı farklı görülse de aslında her birimizin gönlünün aradığı şey kendimizizdir. Yaratılanı Yaradan’dan ötürü hoş gördükçe, kucakladıkça kucaklanırız; severiz, seviliriz. Sevildiğimizi bildikçe sevinebiliriz.

Her birimiz, birbirimize enerji kanallarıyla, gönüllerle bağlıyız ve birbirimize birbirimizi yansıtmak için varız.

Seyrettiklerimiz, yansımalarımız, en yakın ve en uzakta olanlarımızın her bir tanesi; bu hayatta bize kendimizi anlatır ve dünyada olan her bir şeyden her birimizin bir payı vardır. Hiçbirimiz hiçbir şeyden hariç, sorumluluktan muaf değiliz ve olan her şeyin sorumluluğu her birimizdedir. Olana dua edebilir, gelene şükredebilir, daha iyiye gidebilmek için çalışabilir, emek verebiliriz.

 

Sevgiyle kucaklamak ve kucaklanmak niyetiyle.

Hoşça kalın