Zihnin kimden yana çalıştığını belirlemek, kişisel gelişim ve manevi farkındalık açısından oldukça önemlidir.
Neden mi?
Çünkü zihin; bizim hayatımızı ve egomuzu, öz farkındalığımızı geliştirmek, kendi hayrımıza yönlendirmek üzere çok güzel bir plan, çok iyi bir enstrüman.
Fakat sadece egonun kontrolünde, onun tarafına çalışıyorsa, manevi alemimizle olan bağlantımızı zayıflatabilecek önemli bir engel.
O halde tarafını nasıl belirleyeceğiz?
Zihniniz, aşırı dolu olduğunda ve stres yönetimi konusunda yetersiz kaldığınızda, sinir sistemi fonksiyonlarınızı dolduruyor ve hiçbir boşluk bırakmıyorsa, kalbinizin, hayatın ve aslında kainatın, evrensel enerjinin titreşimlerini duyamaz hâle gelebiliyorsunuz. İşte bu durumlarda zihniniz sadece nefsaniyetiniz, yani egoizmanız, için çalışıyor, bu hayatta sadece nefes alıp yaşayabilmeniz ve fiziksel fonksiyonlarınız ile haz dengeniz için, sizi geçici mutluluklar peşinde koşan bir köle durumuna getiriyor ki artık bu durumda, zihniniz aracılığıyla egonuzun esiri oluyorsunuz!
Aslında zihin şöyle diyor: “Ben zaten senin için çalışıyorum. Ben zaten egonun kontrolünde, sadece sana hizmet etmeye çalışıyorum.”
Oysaki, aslında amacı, yönü tamamen bozulmuş, kontrolden çıkmış bir at arabası gibi nereye gideceğini bilmeyen, kaza yapacak bir hale geliyor. Böyle durumlarda siz, aşırı pozitife kayabiliyor ya da bunu dengelenmek için yataya yönelip, çeşitli pozitif etkileri durdurma operasyonlarını kendinize davet edebiliyorsunuz.
Kişiler esas olarak, sadece egolarının yönetimlerinde; ruhlarını, kalplerini, varlıklarını dinlemeyerek, sadece şahsi menfaat ve çıkarları uğruna, hayatı sanki burada sadece yemek, içmek, yatmak, haz peşinde koşmak ve sadece zihinsel aktiviteler zannettiklerinde haz odaklı bir yaşam olarak algılayıp ipi zihinlerine teslim ediyorlar. Böyle durumlarda zihin aslında sizden yana değil, sadece biyolojik robotunuzdan yana çalışmaya başlıyor. Onun alanlarını korumaya çalıştığında da, aslında sizin varlığınızda çeşitli rahatsızlıklar oluşturuyor ve tadınızı, içsel huzurunuzu kaçırıyor.
Peki bu dünyada en önemli değerlerden bir tanesi hayattan tat alabilmekse ve insan tat alabilmek için sadece burada olmak durumundaysa, zihin seni buradan alıp da bir sürü yerlere çarpıp duruyorsa, sizden yana mı çalışıyordur, egoizmanızdan yana mı?
Aslında sizinleymiş gibi görünüp, rakibiniz olmuştur… Size sanki düşmanınızmış gibi davranmaya başlamıştır.
Onun için şeytanınızı Müslüman edebilmek, o içsel huzura, Nirvana'ya ulaşabilmek, tam da zihninizin ve duygularınızın sizin yönetiminizin altına geçebilmesi ile mümkündür.
Onun için zihnin ne zaman boşalacağına, ne zaman aktifleşeceğine, sizin kendi varlığınızın iradesiyle karar verebilmeniz doğrusudur.
Ama eğer siz zihni istediğiniz zaman istediğiniz tarafa yönlendiremiyorsanız, içinde olmadığınız bir arabayı kullanamayacağınız gibi, hayatınızın yönetim ve kontrolü de sizde olamayacaktır.
İşte bu beden ve bu hayat arabasının içinde olabilmek için zihninizin, duyularınızın ve duygularınızın sizin kendi yönetiminizde olması, kişisel gelişim yolculuğunuzda çok önemlidir.
Gerektiğinde zihni boşaltabilmek, gerektiğinde sakinleştirebilmek, gerektiğinde herhangi bir olay ya da hedef için aktifleştirip tam gaz gidilebilmek sizin kontrolünüzde olmalıdır.
Özellikle geceler bedenimizin, duyularımızın ve zihnimizin sakinleştiği dönemlerdir.
Ama yönetim bizde olduğunda, gerektiğinde, gün içinde de, bu sakinliği ve dinginliği elde edebilir ve dingince içeride aslında birçok konunun çok daha iyi çözülebileceği bir tefekkür hâli içinde olabiliriz.
Tefekkür ya da diğer adıyla meditasyon sistemleri, bizim içerde dinginlikle zihnimizi sakinleştirip bir seyir hâline geçebilmemizdir.
İşte bu seyir hâli, aslında zihni de yönlendirmeye çalışmadan, o eylemi bile bırakarak bir şahitliğe geçiştir.
Zihni ve duyguları sanki bir camın arkasından seyrediyormuş gibi, bütün bu olanların bir taraftan aslında oluşturucusu ve o oluşturduklarını seyrederken kabuldeki bir şahit gibi olabilmektir meditasyon.
Tabii ki yollar, metotlar, sistemler vardır.
Özellikle nefes egzersizleri ve çeşitli sistemleri, odaklanma sistemleri, ruhsal antrenmanlar, irade çalışmaları, meditatif ve çeşitli oruç sistemleri ile, detoks programları ile kendinizi eğitebilir, güçlendirebilir ve yönetebilirsiniz. Ama önce neyi neden yaptığınızı bilmeniz ve yolu görmeniz önemlidir… Yolu görmeden ezbere yapılan şeyler fayda değil faydasızlık getirebilir.
Onun için gelin, zihniniz sizden yana çalışsın; sizin varlığınızın hayrına, varlığınızın gelişimi için, ilerlemesi için, sizin bu hayattan tat alabilmeniz ve gerçek içsel hedeflerinize hizmet edebilmek için çalışsın.
Siz zihniniz değilsiniz, siz duygularınız değilsiniz!
Bütün bu enstrümanlar size hizmet etmek için var. Bırakın hizmet etsinler ve siz de gönlünüzce, manevi huzur içinde, O’nun önünde eğilebilmenin, O’na selam verebilmenin huzur hâli içerisinde olun.
Sevgilerimle...